136
Kitabdan bəzi alıntılar:
Önceki günün bilimi dün reddedildiyse ve dünün bilimi bugün bizlerce kabul edilmiyorsa, bugün bilim dediğimiz şeyin yarın geçersiz olması mümkün değil mi?
Sanatçının elleri ve gözleri belki de niyetlerinden daha sanatsaldır ve yalnızca fotoğraf meydana getirmeyi reddedebilir.
Mavi tipik ilahi renktir. Verdiği esas his dinginliktir. Siyaha yaklaştıkça, insanı aşan bir kedere yol açar. Kendisine pek de uygun olmayan bir hareketle beyaza doğru yükseldiğinde ise, etkisi azalır ve zayıflar. Müzikte, açık mavi flüte, koyu mavi çelloya, daha koyu bir mavi gürleyen bir kontrbasa, en koyu mavi de orga denk düşer.
Yeşil, mevcut en huzurlu renktir. Bu dinginlik yorgun insanlara iyi gelir, ancak bir süre sonra sıkıcılaşır. Yeşil tonlarındaki resimler durağandırlar ve insanı usandırabilirler. Bu, sarının etkin sıcaklığına da mavinin etkin serinliğine de ters düşen bir etkidir. Renk hiyerarşisinde yeşil, -halinden memnun, yerinden oynatılmaz ve dar görüşlü- burjuvadır.Müzikte yeşil, kemanın yumuşak ara sesleriyle karşılanır.
Bu nedenle beyaz, melodiyi geçici olarak kesintiye uğratan esler gibi bizi olumsuz yönde etkileyen bir sessizlik armonisine sahiptir. Bu, ölü değil, olanaklara gebe bir sessizliktir. Beyaz, doğumdan önceki hiçliğin, buzul çağındaki dünyanın çekiciliğine sahiptir.
Siyah, ölülerin yakıldığı odun yığınları gibidir, yanıp kül olmuştur, ceset gibi hareketsizdir.
Formunun kötü olması demek, anlamının, ruhta uygun titreşimler yaratamayacak kadar zayıf olması demektir. Bu yüzden bir resim Fransızların dillerinden düşürmedikleri değerlere sahip olsa da iyi resmedilmiş olmayabilir.
Bununla birlikte, bilimsel ilkeleri sorgusuz sualsiz takip etmenin, bilgisizce ve boş yere reddetmek kadar kötü olmadığını belirtmek gerek. Birincisi en azından maddi nesneleri taklit etmektedir, bu da bir işe yarayabilir. [68] İkincisi düpedüz bir ihanettir ve karışıklığa neden olur. İlki ruhsal ortamı çoraklaştırır, ikincisi ise zehirler.
Resim bir sanattır ve sanat, geçici, yalıtılmış ve belirsiz bir üretim değildir; insan ruhunun geliştirilmesi ve arındırılması, yani ruhsal üçgenin yükselmesi için kullanılması gereken bir güce sahiptir.
İnsan ruhunun güçlendiği dönemlerde sanatın da gücü artar. Çünkü sanat ve ruh sıkı sıkıya bağlıdırlar ve birbirlerini tamamlarlar. Ruhun inançsızlıkla boğulduğu zamanlardaysa, sanat amaçsızlaşır ve sanat yalnızca sanat içindir denir. Sanatla ruh arasındaki bağ sanki zehirlenmiş, bilinç ise yitmiştir. Sanatçıyla izleyici birbirlerinden uzaklaşır ve sonunda izleyici sanatçıya sırtını döner ya da ona, becerisi ve ustalığı alkışa layık bir hokkabaz gözüyle bakmaya başlar.
Vasiliy Kandinski haqqında məlumat üçün tıklayın.